Limited Şirketin Sona Ermesi, Fesih Ve İnfisah Halleri Ortaklıktan Çıkma Ve Çıkarılma

LİMİTED ŞİRKETİN SONA ERMESİ, FESİH VE İNFİSAH HALLERİ

ORTAKLIKTAN ÇIKMA VE ÇIKARILMA

Limited şirketin sona ermesi, infisah ve feshi kapsar. İnfisah, yasada veya şirket sözleşmesinde öngörülen sebeplerden birinin gerçekleşmesi ile herhangi bir karar alınmasına veya ihbarda bulunulmasına gerek olmaksızın limited şirketin kendiliğinden sona ermesidir. Fesih ise kanunda veya şirket sözleşmesinde yer alan sebeplerden birine dayanarak bu yetkiye sahip olanlar tarafından şirketin sona erdirilmesidir. İnfisah veya fesih limited şirketin tüzel kişiliğini etkilemez. Ancak şirket tüzel kişiliğin hak ehliyeti tasfiye amacı ile sınırlanır. İnfisah eden ya da feshine karar verilen limited şirket tasfiye haline geçer.

Limited Şirketin Genel Sona Erme Sebepleri:

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda limited şirketin sona erme sebepleri, genel ve özel olarak ele alınmıştır. Genel sona erme sebepleri TTK’nun 636. Maddesinde ilk fıkrada düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre;

Limited şirket aşağıdaki hâllerde sona erer:

a) Şirket sözleşmesinde öngörülen sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesiyle.

b) Genel kurul kararı ile.

c) İflasın açılması ile.

d) Kanunda öngörülen diğer sona erme hâllerinde.

a) Şirket Sözleşmesinde Öngörülen Sona Erme Sebeplerinden Birinin Gerçekleşmesi

TTK’da sayılanlar dışında şirket sözleşmesinde farklı sona erme sebeplerine (örneğin, şirketin üst üste dört yıl zarar etmesi, ortaklardan birinin vefatı, işletme konusunun elde edilmesi veya edilmesinin imkansız hale gelmesi gibi) yer verilebilir. Bu sebepler, ilk şirket sözleşmesinde yer alabileceği gibi sonradan sözleşmede değişiklik yapılarak da eklenebilir. Şirket sözleşmesinde öngörülen sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi halinde limited şirket sona erer (TTK md. 636/I-a). Şirket sözleşmesinde yer alan sona erme sebepleri ortaklar açısından bağlayıcıdır. Ancak uygulamada, limited şirket sözleşmelerine bu yönde hükümlerin konulmasına çok nadiren rastlanmaktadır.

b) Genel Kurul Kararı

Limited şirketlerde bütün payların temsil edildiği organ, genel kuruldur. Bu şirketlerin irade ve karar organı olan genel kurul, gerekli görmesi halinde şirketin sona ermesi yönünde karar almaya her zaman yetkilidir. Genel kurulun bu kararı alabilmesi için mutlaka belli bir hal veya durumun mevcut olması veya gerçekleşmesi gerekmez. Fesih kararı, genel kurulun devredilemez (md. 616/I-i) nitelikteki yetkilerinden olup, sadece genel kurul tarafından alınabilir; bu yetki hiçbir surette müdürlere veya bir kişi ya da komisyona devredilemez. Öte yandan şirket sözleşmesinde, genel kurulun fesih kararı almaya yetkili olmadığına dair bir hükme de yer verilemez. Dolayısıyla esas sözleşmeyle dahi genel kurulun fesih kararı alma yetkisi ortadan kaldırılamaz.

TTK’da genel kurulca alınacak fesih kararları için ağırlaştırılmış nisap öngörülmüştür. Genel kurul fesih kararını ancak, temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması halinde alabilir (TTK md. 621). Şirket sözleşmesinde yer verilecek bir hükümle bu nisap ağırlaştırılabilir (oybirliği gibi), ancak hafifletilemez. Söz konusu nisaplara uyulmadan alınan fesih kararı batıldır (yok hükmündedir). Diğer taraftan, şirket ortakları veya müdür/müdürler kurulu, kanun veya şirket sözleşmesi hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olduğu iddiasıyla genel kurulun fesih kararı aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilir (TTK md. 622, 445, 446).

c) İflasın Açılması

İflas, limited şirketin faaliyetlerini sona erdiren sebeplerden biridir. Şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinin iflas kararı ile birlikte limited şirket derhal sona erer. Mahkemenin verdiği iflas kararında, iflasın açılma anı, gün, saat ve dakika olarak gösterilir. Mahkeme tarafından verilen karar derhal yargı çevresindeki iflas dairesine bildirilir. İflas dairesi, kararı kendiliğinden ve derhal ilgili kurum ve kuruluşlara gönderir ve ticaret siciline tescil ettirir.

Limited şirketin iflasını bir veya birden fazla alacaklı; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununda öngörülen genel iflas yolu (İİK md. 155-156) veya kambiyo senetlerine mahsus iflas yolu (İİK md. 167, 171-176b) ya da doğrudan iflas (İİK md. 177) yolundan birini izleyerek gerçekleştirebilir (Pulaşlı, 2013, 568). Ancak, mahkeme tarafından verilen iflas kararının limited şirketi sona erdirmesi için kararın kesinleşmesi, bir başka ifadeyle Yargıtay tarafından onanması veya temyiz süresinin geçmesi şarttır. Zira iflas kararı kesinleşmeden, iflas isteminden vazgeçilmesi mümkündür. Kararın kesinleşmesi durumunda ise limited şirket, kararın kesinleştiği tarih itibariyle sona erer ve şirketin tasfiyesi İcra ve İflâs Kanunu hükümlerine göre yerine getirilir.

d) Kanunda Öngörülen Diğer Sona Erme Hallerinin Gerçekleşmesi

TTK’da veya başka bir kanunda öngörülen sona erme hallerinin gerçekleşmesi halinde limited şirket sona erer. Bunlar ;

1) Kamu Düzenine veya İşletme Konusuna Aykırı İşlem ya da Faaliyetlerde Bulunulması

TTK’nın 210/III. maddesi kapsamında, bir limited şirketin kamu düzenine aykırı işlemde bulunduğunun (mesela, bir ilaç şirketinin sahte ve/veya kamunun sağlığını bozacak ilaçlar üretmesi, zararlı ham ve dolgu maddelerini kullanması, uyuşturucu ilaçların pazarlanması gibi) veya işletme konusuna aykırı işlemleri devamlı olarak yaptığının (mesela, benzin istasyonu işletmek yerine ruhsatsız maden işletilmesi gibi) veya bu yönde hazırlıklar yaptığının ya da muvazaalı iş ve faaliyetlerde bulunduğunun (mesela yabancı sermayeli bir limited şirketin hiç faaliyet göstermediği halde köylerde devamlı taşınmaz satın alması ve ihtiyacı olmadığı kadar taşınmaza sahip bulunması gibi) belirlenmesi halinde Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca bu tür işlem, hazırlık veya faaliyetlerin öğrenilmesinden itibaren bir yıl içinde fesih davası açılabilecek (Tekinalp, 2013, 471- 472), fesih talebinin mahkemece kabulü halinde de şirket sona erecektir.

2) Sermayenin Üçte İkisinin Kaybedilmiş Olması

Limited şirketin son yıllık bilançosuna göre, sermaye ile kanuni yedek ak- çeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığının (sermayenin kayba uğradığının) anlaşıldığı takdirde, genel kurulun derhal toplantıya çağrılması gerekmektedir. Genel kurul, ya sermayenin üçte biri ile yetinmeye veya sermayenin tamamlanmasına karar verecektir. Bu iki karardan biri alınmadığı takdirde limited şirket kendiliğinden sona erecektir (TTK md. 633, 376/II).

3) Borca Batık Durumda Bulunması

Limited şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, müdür/müdürler kurulu, aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkartır. Bu bilançodan aktiflerin, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması halinde müdür/müdürler kurulu, bu durumu şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine bildirir ve şirketin iflasını ister. Mahkemece iflasın kabulü halinde limited şirket sona erer (TTK md. 633, 376/III).

4) Kuruluşta Kanun Hükümlerine Aykırı Hareket Edilmesi 

Limited şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, müdür/müdürler kurulu, aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkartır. Bu bilançodan aktiflerin, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması halinde müdür/müdürler kurulu, bu durumu şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine bildirir ve şirketin iflasını ister. Mahkemece iflasın kabulü halinde limited şirket sona erer (TTK md. 633, 376/III).

5) Asgari Sermaye Tutarının 10.000 TL’ye Yükseltilmemesi

6103 sayılı Kanunun (T.C. Yasalar, 14.02.2011) 20. maddesinde, TTK’nın yayımı tarihinden (14.02.2011) itibaren üç yıl içinde limited şirketlerin sermayelerini, anılan Kanunun 580. maddesinde öngörülen asgari sermaye tutarına, bir başka anlatımla 10.000 TL’ye yükseltmemeleri halinde mezkûr sürenin sonunda infisah etmiş sayılacağı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca söz konusu sürenin birer yıl olarak en çok iki defa uzatabileceği öngörülmüştür. Ancak, anılan Bakanlıkça bu yetki kullanılmamıştır. Dolayısıyla, sermayelerini asgari tutara yükseltmeyen limited şirketler sona erme durumuyla karşı karşıyadır.

6) Birleşme

Limited şirket, TTK’nın 137 ve devamı maddeleri çerçevesinde “devrolunan şirket” olmak kaydıyla bir başka şirket veya kooperatifle birleşmesi halinde tüzel kişiliği sona erer. Başka bir şirketle birleşme, iradi bir fesih sebebidir. Ancak, burada şirketin birleşmesiyle sona erme, sadece malvarlığını devreden şirket bakımındandır; “devralan şirket”in ise tüzel kişiliğinin sona ermesi söz konusu değildir. Aksine bu şirket, güçlenmiş ve büyümüş olarak faaliyetlerine devam eder (TTK md. 153). Fakat birleşen şirketlerin hepsinin tüzel kişiliğinin sona ermesi, sadece yeni bir şirket kurulması yoluyla birleşmede söz konusu olur (TTK md. 143)

7) Bölünme

Bir limited şirket tam veya kısmi bölünebilir. Tam bölünmede, şirketin tüm malvarlığı bölümlere ayrılır ve diğer şirketlere devrolunur. Bölünen şirketin ortakları, devralan şirketlerin paylarını ve haklarını iktisap ederler. Tam bölünüp devrolunan şirket sona erer ve unvanı ticaret sicilinden silinir (TTK md. 159). Kısmi bölünmede aynı durum söz konusu değildir. Dolayısıyla, tam bölünme uygulanan ve devreden şirket konumunda bulunan bir limited şirket, bölünme işlemlerinin tamamlanması ve bu olgunun tescil edilmesiyle birlikte infisah eder.

8) Haklı Sebeplerin Varlığı

TTK’nın 636/III. maddesinde, haklı sebeplerin varlığında, her ortağın mahkemeden şirketin feshini isteyebileceği, mahkemenin istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebileceği belirtilmiştir. Görüldüğü üzere, anılan Kanunda her bir ortağa haklı sebeplerle şirketin feshini isteme hakkı tanınmıştır

Ancak hükümde “haklı sebep” kavramı örneklendirilmemiştir. Bununla beraber, anılan maddenin benzeri (md. 531), anonim şirketler için de öngörülmüş ve bahsi geçen maddenin gerekçesinde, genel kurulun birçok kez kanuna aykırı bir şekilde toplantıya çağrılmış olması, ortaklık haklarının devamlı ihlali, özellikle bilgi alma ve inceleme haklarının engellenmesi, şirketin sürekli zarar etmesi, dağıtılan kar payının düzenli azalması gibi hususlar haklı sebep olarak sayılmış, ancak varsayımlar ve olumsuz beklentilerin haklı sebep sayılmayacağı ifade edilmiştir. Bunlardan başka ayrıca limited şirket faaliyetinin tamamen durmuş olması, uzun süre bir ortaklık faaliyetinin bulunmaması ve ortaklık mevcudunun kalmaması, ortaklar arasındaki ciddi anlaşmazlık, huzursuzluk ve devamlı geçimsizlik yaşanması, ortaklar arasındaki güven ilişkisinin sona ermesi ve sürekli güvensizlik ortamının oluşması, şirket yönetimindeki yolsuzluklar, kanun, şirket sözleşmesi ve genel kurul kararlarının yerine getirilmemesi veya sürekli şekilde ihlal edilmesi ve şirketin iyi idare edilmemesi gibi durumlar da haklı sebebe örnek olarak verilebilir. Ancak bu durumlar bütün limited şirketler için her zaman geçerli olmayıp, şirketin ortaklık yapısı, faaliyet alanı, ekonomik büyüklüğü vb. kıstaslar dikkate alınarak mahkemece takdir edilir.

SONA ERMENİN TESCİL VE İLANI

Sona erme, iflastan ve mahkeme kararından başka bir sebepten ileri gelmişse müdür, birden fazla müdürün bulunması halinde en az iki müdür, bu durumu on beş gün içerisinde ticaret siciline tescil ve ilan ettirir (TTK md. 637). Sona ermenin iflas veya mahkeme kararı ile meydana gelmesi durumunda ise tescil işlemi, mahkemenin kararı ve/veya iflas idaresinin talebi doğrultusunda ticaret sicili müdürlüğü tarafından resen yapılır.

SONA ERMENİN SONUÇLARI

Limited şirketlerde sona ermenin sonuçlarına anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır (TTK md. 536/V). Bu bağlamda, sona eren limited şirket tasfiye haline girer. Tasfiye, sona erme sebeplerinden birinin ortaya çıkması ile başlayan ve şirketin ticaret sicilinden silinerek tüzel kişiliğinin son bulması ile neticelenen bir süreçtir. Tasfiye halindeki limited şirket, ortaklarıyla olan ilişkileri de dâhil, tasfiye sonuna kadar tüzel kişiliğini korur ve ticaret unvanını “tasfiye halinde” ibaresi eklenmiş olarak kullanır. Bu halde organlarının yetkileri tasfiye amacıyla sınırlıdır. Şirket tasfiye haline girince, organların görev ve yetkileri, tasfiyenin yapılabilmesi için zorunlu olan, ancak nitelikleri gereği tasfiye memurlarınca yapılamayan işlemlere özgülenir. İflas halinde tasfiye ise iflas idaresi tarafından 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre yapılır. Şirket organları temsil yetkilerini, ancak şirketin iflas idaresi tarafından temsil edilmediği hususlar için korurlar (TTK md. 636/V, 533, 534 535/I).

LİMİTED ŞİRKETLERDE ORTAKLIKTAN ÇIKARILMA

Ortaklıktan çıkarılma, TTK’da, bir ortağın kendi isteği dışında ortaklıktan ayrılmasının sağlanması olarak tanımlanmıştır. Ortağın ortaklıktan çıkarılması temelde, esas sözleşmede öngörülen nedenlere dayanarak veya haklı nedenin varlığı halinde mümkündür. Bununla birlikte, TTK,birleşme, hâkimiyetin hukuka aykırı kullanılması ve limited şirket ortaklarının sermaye borcunu ifa etmemeleri gibi bazı durumlarda da ortaklıktan çıkarılmayı mümkün kılmaktadır.

1. Esas Sözleşmede Öngörülen Nedenlere Dayanarak Ortaklıktan Çıkarılma

Bir ortağın limited şirket esas sözleşmesinde öngörülen nedenlere dayanarak ortaklıktan çıkarılması mümkündür. Bunun için şirketin öncelikle bir genel kurul kararı alması gerekmektedir. Genel kurul kararının alınmasını takiben limited şirket, ilgili ortağın ortaklıktan çıkarılması için şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine başvuracaktır. Belirtmek isteriz ki, Limited şirket esas sözleşmesinde bir ortağın ortaklıktan hangi hallerde çıkarılacağına ilişkin düzenlemeler esas sözleşmeye ortaklığın kuruluşu aşamasında konulabileceği gibi, daha sonradan da esas sözleşme tadili ile ilave edilebilir. Limited şirket esas sözleşmesinde belirtilen bir hükme dayanarak ortaklıktan çıkartılan ortağın aleyhine alınan genel kurul kararına ilişkin başvuracağı hukuki yol ise, söz edilen ortağın, ilgili genel kurul kararının noter aracılığıyla kendisine bildirilmesinden itibaren üç ay içinde, şirketin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde genel kurul kararının iptalini talep etmesidir.

2. Haklı Nedene Dayanılarak Ortaklıktan Çıkarılma

Limited şirketlerde bir ortağın ortaklıktan çıkarılması için diğer bir yol da, haklı nedene dayanarak ortağın ortaklıktan çıkartılmasıdır. Diğer bir ifade ile limited şirket esas sözleşmesinde hangi hallerin ortaklıktan çıkarılma nedeni olacağının belirtilmesi zorunlu olmadığından, ortaklıktan çıkarılmaya ilişkin limited şirket esas sözleşmesinde herhangi bir hüküm bulunmaması durumunda dahi limited şirketler, ortaklarını her zaman haklı nedene dayanarak ortaklıktan çıkartma istemi ile dava açabilmektedir. Haklı nedenle ortaklıktan çıkartma için limited şirket tarafından mahkemeye başvurulmasından önce de, limited şirket genel kurulunun bu kapsamında bir genel kurul kararı alması gerekmektedir. Söz konusu genel kurul kararı, limited şirketler açısından genel kurulun devredilemez yetkileri arasında olması sebebiyle önemli kararlar arasındadır. Bu nedenle ilgili genel kurul kararının alınması için gerekli nisap, genel kurulda temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunmasıdır. TTK, haklı nedenin sınırlarını, 245’nci maddesi ile çizmeye çalışmıştır. Buna göre, bir ortağın, ortaklık yönetim işlerinde veya hesaplarının çıkarılmasında ortaklığa ihanet etmiş olması, kendisine düşen asli görev ve borçları yerine getirmemiş olması bir ortağın kişisel menfaatleri uğruna şirketin ticaret unvanını veya mallarını kötüye kullanması, uğradığı sürekli bir hastalık veya diğer bir sebepten dolayı üstüne aldığı ortağın işlerini yapmak için gerekli olan yeteneği ve ehliyetini kaybetmesi durumu, sınırlı olarak sayılmayan, başlıca haklı neden halleridir.

3. Birleşme, Hâkimiyetin Hukuka Aykırı Kullanması ve Sermaye Borcunun İfa Edilmemesine Dayanılarak Ortaklıktan Çıkarılma

TTK, ortağı olduğu şirketin bir başka şirket ile birleşmesine karşı çıkan limited şirket ortaklarının , birleşme işlemine rıza göstermemeleri sebebiyle ortaklıktan çıkartılabilmelerine olanak tanımaktadır. Böyle bir durumda, ortaklar ancak paylarının gerçek değerine denk gelen bir ayrılma akçesinin şirket tarafından kendilerine verilmesi İle ortaklıktan çıkarılabilir. Bununla birlikte, birleşmeye ilişkin yukarıda açıklanan düzenlemenin tersine, TTK’nın bölünme ile ilgili hükümlerinde, bölünme sonucunda ortaklıktan çıkartmaya ilişkin özel bir düzenleme yer almamaktadır. Bu çerçevede, doktrinde, TTK’nın 161’inci madde gerekçesindeki “bölünen şirketin ortakları bölünmeye katılan devralan şirketlerin tümünde ya da bazılarında ortak olabilir veya bölünen şirkette paylarını artırabilirler. Mutabakat varsa bölünen şirketten ayrılabilirler, ancak ihraç edilemezler” cümlesi ile kanun koyucunun olumsuz bir tavır içinde olduğu; söz konusu cümledeki “ayrılan” ortak ifade ile “ortaklıktan çıkan” ortağın kastedildiği; ve bölünme durumunda ortaklıktan çıkarılma hükümlerinin uygulanamayacağı yönündeki görüş ağırlıktadır. Tür değiştirme halinde ise, TTK’nın 183’ncü madde gerekçesi ile kanun koyucu, “tür değiştirme bahane edilerek, hiç bir ortağın ortaklıktan çıkartılamayacağı” ifadesi ile tür değiştirme halinde limited şirket ortaklarının ortaklıktan çıkarılmayacağı yönündeki iradesini açıkça ortaya koymuştur.

Birleşme işlemi dışında, TTK, şirketler topluluğuna ilişkin olan düzenlemeleri kapsamında, hâkim şirketlerde azlığın şirket işleyişini engellemesi durumunda, hâkim şirketlere, ortaklığın çalışmasını engelleyen azlığı ortaklıktan çıkarma yetkisi tanımıştır. Buna göre, hâkim ortaklık, (i) doğrudan veya dolaylı olarak bir sermaye ortaklığının paylarının ve oy haklarının en az %90’ına sahipse ve (ii) azlık ortaklığın çalışmasını engelliyor ve dürüstlük kuralına aykırı davranıyorsa veya fark edilir bir şekilde sıkıntı yaratıyor ve pervasızca hareket ediyorsa, azlığı neden göstermeksizin ortaklıktan çıkartabilir ve buna bağlı olarak azlığın paylarını satın alabilir. Hâkim şirkete böylesi bir gücün tanınmasının altında yatan neden, madde gerekçesinde, şirketin uygun gördüğü kararların alınıp uygulanmasına azlığın çeşitli nedenlerle karşı çıkarak şirketi ve diğer ortakları bunaltıcı ve engelleyici davranışlarının önüne geçilmesi ve bu sayede şirket içi barışın sağlanması olarak ifade edilmiştir.

AYRILMA AKÇESİ

TTK, bir limited şirket ortağının ortaklıktan çıkartılması durumunda, ilgili ortağın ortaklıktan ayrılmasının cezalandırıcı bir yaklaşım olarak değerlendirilmesinin önüne geçmek adına, şirketten ayrılan ortağa esas sermaye payının gerçek değerine denk gelen bir ayrılma akçesi ödenmesini hüküm altına almıştır. Ayrılma akçesinin tespiti için limited şirket müdürleri tarafından ortaklık içi ara bilanço hazırlanması gerekmektedir. Nitekim, ilgili hükmün gerekçesinde de, “gerçek değerine denk gelen” ifadesi ile en azından payların “bilanço değerinin ifade edildiği belirtilmektedir. Ancak bu noktada altını çizmek gerekir ki, ayrılma akçesinin tespiti ortaklık müdürlerince hazırlanacak ara bilançoya göre belirlenecek olsa da, ortaklarca, bu akçenin tespit edilen tutarına her zaman itiraz edilebilmesi mümkündür. Buna göre, ilgili ortak şirketin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde açılacak bir tespit davası ile söz konusu ayrılma akçesinin tutarının yeniden tespitini isteyebilecektir.

Ayrılma akçesinin ne zaman muaccel olacağı hususu, TTK’da ayrıca düzenlenmiştir. Buna göre, ayrılma akçesinin muaccel olması için, öncelikle ortağın ortaklıktan ayrılmış olması gerekmektedir; zira ayrılma akçesi, genel kurul kararı alınmış olmadıkça ya da ortaklık tarafından açılmış çıkarma davası kesinleşmedikçe muaccel olmaz. Bunun yanı sıra, ayrılma akçesi, ortaklığın kullanılabilir bir öz kaynağı olması, çıkarılan kişinin esas sermaye paylarının devri ya da ortaklığın esas sermaye azaltımına gitmiş olması hallerinde, ayrılma ile muaccel olur. Bununla birlikte, ayrılma akçesinin ortaklıktan ayrılan ortağa ödenmeyen kısmının, ortaklığa karşı, bütün alacaklılardan sonra gelen bir alacak oluşturduğunu vurgulamak isteriz. Ayrılma akçesinin ödenmeyen kısmının muacceliyeti, yıllık raporda kullanılabilir öz kaynak tutarının tespiti ile başlar; ancak ortaklığın öz kaynakları, ayrılan ortağın ayrılma akçesini ödemeye yetersiz kalırsa, ortaklığın esas sermayesinin azaltılması ve bu şekilde ortaklıktan ayrılan ortağa gerekli ödemenin yapılması gerekir.

LİMİTED ŞİRKETLERDE ORTAKLIKTAN ÇIKMA

Limited şirket ortağı ortaklıktan ayrılmak istediğinde her zaman için kendi payını satıp devrederek ortaklıktan ayrılma hakkına sahiptir. Ancak ortaklar şirket sözleşmesinde, ortaklık sözleşmesinde veya ayrı bir sözleşme ile hisse devri ile ortaklıktan ayrılmaya birtakım sınırlandırmalar getirmiş olabilirler. Bu durumda limited şirketi ortağı istediği gibi hissesini devredip ortaklıktan çıkamayacak, söz konusu sınırlamalara uymak zorunda kalacaktır.

Limited şirketlerde ortaklıktan çıkma iki halde mümkündür: Çıkma hakkının şirket sözleşmesi, ortaklık sözleşmesi ya da ayrı bir sözleşme ile ortaklara verilmesi veya ortaklıktan çıkmak için haklı bir sebebin varlığı.

Limited şirketinde ortaklara ortaklıktan çıkma hakkı sözleşme ile verilmiş olabilir. Söz konusu hak serbest bir şekilde kullanılabileceği gibi sözleşmede ortaklıktan çıkma hakkının kullanılmasına dair birtakım sınırlamalar da getirilmiş olabilir. Bu durumda ortaklıktan çıkmak isteyen ortaklar sözleşmedeki sınırlamalara uymak zorundadırlar. Limited şirketi ortaklarından birine veya birkaçına ortaklıktan çıkma hakkının verilip diğerlerine verilmemesi ise söz konusu olamaz.

Sözleşmede verilen bir hak dolayısıyla ortaklıktan çıkarken dava açmak gerekmez. Ortaklıktan çıkma beyanında bulunulması yeterlidir. Ortaklıktan çıkma beyanı herhangi bir şekil şartına bağlı olmasa da taraflar aralarında anlaşarak sözleşmede aksine karar vermiş olabilirler.

Sözleşme ile ortaklara ortaklıktan çıkma hakkı verilmiş olmasa dahi ortaklıktan çıkmak için haklı bir sebebin bulunduğunun ispatı halinde ortaklıktan çıkmak mümkündür. Haklı sebebin varlığı her somut olayda ayrıca değerlendirilecektir ancak genel olarak ortaklık ilişkisinin devamını dayanılmaz kılan sebepler haklı sebep olarak kabul edilirler. Örnek olarak ortaklardan birinin şirket yönetim işlerinde veya hesapların çıkarılmasında şirkete ihanet etmiş olması, ortaklardan birinin üzerine düşen asli görev ve borçları yerine getirmemesi ortaklıktan çıkmada haklı sebep teşkil edebilir. Haklı sebebin varlığında kusur aranmaz.

Haklı bir sebebin varlığı dolayısıyla ortaklıktan çıkmak için dava açmak gerekir. Ortaklıktan çıkmak isteyen ortak dava açmadan önce ortaklıktan çıkmak istediğini diğer ortaklara bildirir. Şirket ortaklıktan çıkmayı reddederse mahkemede ortaklıktan ayrılma bildirimi tekrarlanır ve hâkim uygun görürse davacının ortaklıktan çıkmasına karar verir.

Bunların yanı sıra yeniden yapılandırma sözleşmeleriyle şirket birleşmeleri, şirket bölünmesi ve şirket tür değiştirmesi durumlarında ortaklara ortaklıktan çıkma hakkı tanınmıştır. Birleşme, bölünme veya tür değiştirme durumlarında ortaklık paylarının ve ortaklık haklarının gerekli şekilde korunamaması veya ayrılma karşılığının uygun şekilde belirlenmemiş olması durumlarında her ortak denkleştirme akçesinin belirlenmesi için dava açabilir. Dava birleşme, bölünme, tür değiştirme kararının Türkiye Ticaret Sicili gazetesinde ilan edilmesinden itibaren iki ay içerisinde şirketin merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde açılır.

Limited şirket ortaklıktan çıkma davasında yetkili mahkeme şirketin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi, görevli mahkeme ise asliye ticaret mahkemesidir. Eğer davanın açılacağı yerde asliye ticaret mahkemesi bulunmuyorsa dava asliye hukuk mahkemesinde açılır. Davanın görülmeye başlanması için dilekçenin yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesi büyük önem arz etmektedir.