SOSYAL MEDYA ÜZERİNDEN HAKARET SUÇU

Dijitalleşen dünyamızın parçası haline gelen sosyal medya, günlük yaşamımızdaki etki alanı arttıkça hukuki alanda da aynı ivmeyle karşımıza çıkmaya başlamıştır. Sosyal medyanın sayısız faydası olmakla birlikte birçok olumsuz kullanım şekli de vardır. Bu olumsuz kullanımın en başında gelen hakaret suçu, Anayasa ve evrensel hukuk tarafından korunmakta ve Türk hukukunda da Ceza Kanunun 125. Maddesinde de öngörülen Hakeret Suçu ile bu korunma sağlanmaktadır. 

Sosyal medya üzerinden yapılan hakaret suçunun artışına zemin hazırlayan en önemli sebeplerden biri de kullanıcıların suçu hem kendi adları ile hem de kimliklerini gizleyerek yapabilme imkanı bulmalarıdır. Kimliklerini gizleyen kullanıcılar, normalde yapamayacakları yorumları yapmakta, daha cüretkar ve rahat bir şekilde suçu işlemektedirler. Bu süreçte anonim hesapların kullanılması yargı sürecini daha da uzatarak yaşananları mağdur açısından güçleştirmektedir.

Hakaret Suçununun düzenlendiği Türk Ceza Kanunu’nun 125. Maddesinde  “Bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırı” anlatımıyla suçun konusu ifade edilmektedir. Suçun maddi unsurlarının oluşmasında aranan şart kişilik haklarını zedeleyici nitelikte olmasıdır. TCK 125.Maddesinin 2.Fıkrasında da suçun yazılı şekilde işlenmesinden bahsedilmekte ve bu da makale başlığı olan sosyal medya üzerinden hakaret suçunun TCK 125 maddesi üzerinden hükmolunacağını göstermektedir. 3. Fıkrasında da suçun nitelikli halleri yer almaktadır. Bunlar ;

Kamu görevlisine karşı işlenmesi,

Kişinin kutsal saydığı değerlere karşı işlenmesi,

Benimsediği inanç sistemini yaymaya çalışmasından ve mensup olduğu dine uygun davranmaya çalışmasından dolayı  işlenmesi, durumlarında da hapis cezası 1 yıldan az olamaz

Suçun aleni şekilde işlenmesi, durumunda da ceza 1/6 oranında arttırılır.

SOSYAL MEDYA ÜZERİNDEN İŞLENEN HAKARET SUÇLARININ İNCELENMESİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ

Doktrinde bilişim suçları kapsamında değerlendirilen sosyal medya üzerinden işlenen hakaret suçlarının tespiti, soyut bir ortamdan delil toplanılmaya çalışıldığı için daha zorlayıcı olabilmektedir.

Yargıtay kararları ışığında sosyal medya üzerinden işlenen suçlarda kabul gören deliller IP adresi ,  URL adresi, ekran görüntüsü, data verileri vb.  olmuştur.

Yargı sistemi önceden delil araştırması yaparken sosyal medya ağlarının veri tabanına ihtiyaç duyduğunda Türkiye’de yetkili birim bulunmadığından uluslararası istinabe yapmak zorunda kalmış; bu mecburiyet halinin sonucunda da ya istinabe talebi reddedilmiş ya da süreç gereğinden fazla uzayarak çözülmüştür. Bu zorlu süreci sona erdirme amacıyla  1 Ekim 2020 Resmi Gazetesinde ”Sosyal Medya Yasası” olarak bilinen 7253 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen  Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”  maddesinin yürürlüğe girmesiyle birlikte İnstagram, Twitter gibi sosyal medya uygulamalarının bağlı olduğu şirketlerin idari birimleri Türkiye’de resmi bir temsilciliklerinin bulunma şartı getirilmiştir. Bu sayede Türk yargısı daha kolay araştırma yapabilmekte, güvenilir sonuca ulaşabilmekte ve mağdurlar mağduriyetini daha hızlı kanıtlayabilmektedir.

YARGITAY KARARLARI DOĞRULTUSUNDA SUÇ SAYILAN/ SAYILMAYAN HAKARETLER

Yukarıda da değindiğimiz üzere kişilik hakkını zedeleme kastı taşıyan her sözcük hakaret suçunu oluşturmaya yeterlidir. Yerleşik kararlar şu yöndededir:

Kişiye karşı ruhsal veya bedensel bir hastalık isnat etmek hakaret suçunu oluşturur. Örneğin “Sen delisin”, “Psikolojin bozuk”, “Kör”, “Şaşı” “Aids’li” demek hakaret suçunu oluşturur.

Kişinin mevcut olan fiziksel haline vurgu dahi yapılması hakaret suçunu oluşurur. “Kürdan gibisin” “Çirkinsin”, “Değnek gibisin”

İddianın ispatlanması durumunda kişiye isnat edilen olgu ya da fiil suç oluşturmaz. Örneğin “Sen katilsin.” cümlesinin ispatlanması durumunda hakaret suçunu oluşturmaz.

Beddua niteliğinde olan ifadeler hakaret suçu kapsamında sayılmaz. “Allah belanı versin.” İnşallah ölürsün.”,  “Haram olsun”

Tanınmış kişiler (Aktörler, iş adamları, politikacılar v.b) normal vatandaşlara kıyasla daha sık ve sert eleşirilere maruz kalabilmektedir. Yargıtay tanınırlığı yüksek olan kişilerden eleştiriye daha fazla açık olmalarını ve bu eleştirilere bir noktaya kadar tahammül etmelerini beklemektedir. Eleştiri düzeyinin aşılması durumuna kadar yargıtay hakaret suçu saymaz.

HAKARET SUÇUNUN KOVUŞTURULMA SÜRECİ

Suçun basit haliyle işlenmesi durumunda suç şikayete bağlı olarak; nitelikli hal kapsamına giren hallerde işlenmesi durumunda ise savcılığın re’sen soruşturma açmasıyla kovuşturma süreci başlar. Delil incelenmesi yapıldıktan sonra yargı,  Türk Ceza Kanunu’na göre, hakaret suçu işleyen kişilere para cezası veya hapis cezasına hükmolunur. Hakaretin ağırlığına, yöntemine ve kişinin kamu görevlisi olup olmamasına bağlı olarak ceza miktarı değişebilir. Ayrıca, hakaretin sözlü veya yazılı olarak gerçekleşmesi fark etmeksizin cezalandırılması yapılır. Basit halde işlenmesi durumunda ceza 3 aydan 2 yıla kadar; nitelikli hal kapsamına giren hallerde işlenmesi durumunda ceza 1 yıldan az olmamak kaydıyla; aleni işlenmesi durumunda da 1/6 oranında arttırılarak verilir.